Akşamüzeri, İzmir'in canlı sokaklarından ayrılarak, kalplerimizde heyecan ve umutla İstanbul'a doğru yola çıkıyoruz. İzmir'den vedalaşırken, yolculuğumuz boyunca Ege ve Marmara'nın eşsiz manzaraları eşlik ediyor bize. Yeni başlangıçlar ve maceralar için yolculuğumuz başlıyor.

Gece saatlerinde, İstanbul'un ışıkları altında yeni yol arkadaşlarımızla buluşuyoruz. Kısa bir tanışma ve kaynaşma faslının ardından, İstanbul'un tarihi dokusunu arkamızda bırakıp gece yarısına doğru Yunanistan'a doğru hareket ediyoruz. Bu gece, yıldızların altında, birbirinden farklı hikayeleri ve hayalleri olan insanların bir araya geldiği, yolculuğumuzun ilk adımı olacak.

Öğleden sonra, İgoumenitsa'nın renkli limanında buluşuyoruz. Check-in işlemlerimizi hızla tamamladıktan sonra, Adriyatik Denizi'nin maviliklerine doğru açılmak üzere gemimize adım atıyoruz. Yolculuğumuzun bu bölümünde, denizin serin sularına karşı dinlenme ve birbirimizi tanıma fırsatı buluyoruz.

Akşam üzeri, gemimiz İgoumenitsa'dan sessizce ayrılırken, yolcular olarak bu benzersiz deneyimin tadını çıkarıyoruz. Gemi, bizi Ancona'ya götürürken, Adriyatik'in sakin sularında ilerliyoruz. Gemi yaşamının sunduğu olanaklardan faydalanarak, dinlenme, lezzetli yemekler yeme ve eğlenceli aktivitelere katılma imkanı buluyoruz. Yıldızların altında, denizin ortasında, yarının maceralarını düşleyerek geceyi geçiriyoruz.

Sabah saatlerinde, Adriyatik Denizi'nin huzurlu sularından Ancona'nın tarihi limanına ulaşıyoruz. İtalya'nın bu güzel köşesindeli limandan ayrıldıktan sonra, modanın ve sanatın başkenti Milano'ya doğru yolumuza devam ediyoruz.

Akşamüstü, modanın ve sanatın kalbi Milano'ya varışımızla birlikte, şehrin büyüsüne kapılıyoruz. İlk durağımız, göz alıcı Duomo Katedrali oluyor; bu muhteşem yapı, Milano'nun tarihine tanıklık ediyor. Katedralin etkileyici manzarasından sonra, Milano'nun sanat dolu sokaklarında serbest zaman geçiriyoruz. Moda mağazalarının vitrinlerine hayran kalıyor, yerel lezzetlerin peşinden gidiyoruz. Akşam saatlerinde, şehrin canlı ritmi içinde kayboluyoruz. Günün sonunda, yorgunluklarımızı atıp dinlenmek üzere otelimize geçiyoruz.

Sabah kahvaltısının ardından Milano'nun canlı sokaklarını arkamızda bırakarak, Como'ya doğru yola koyuluyoruz.

Sabahın ilerleyen saatlerinde, doğanın kalbinde, Como'ya ulaşıyoruz. Göl çevresinde kısa bir gezinti yaparak bu şehrin sakin güzelliklerini keşfediyoruz. Serbest zamanımızda Como'nun doğal ve sakin atmosferinin tadını çıkarıyoruz.

Öğlen vakti Lugano'ya varıyoruz. İsviçre'nin bu büyüleyici şehri, göz alıcı Lugano Gölü ve canlı sokakları ile bizi karşılıyor. Lugano'da geçireceğimiz kısa süre, şehrin doğal güzelliklerini ve kültürel zenginliklerini deneyimlememize olanak tanıyor.

Akşamüstü, Zürih'e varıyoruz ve şehrin kalbine doğru bir şehir turuna çıkıyoruz. Zürih'in tarihi dokusuna, Grossmünster ve St. Peter’s Kiliseleri gibi ikonik yapılar üzerinden yakından bakıyoruz. Serbest zamanımızda Zürih'in renkli sokaklarını keşfediyor, Old Town'da geçmişin izlerini sürüyoruz.

Akşam saatlerinde, Zürih'ten ayrılarak Mulhouse'a doğru yola çıkıyoruz. Akşam geç bir saatte Mulhouse'a varışımızla, günü tamamlıyor ve otele yerleşerek dinlenmeye çekiliyoruz. Bu gün boyunca, Milano'dan Mulhouse'a uzanan yolculuğumuzda Alp manzaralarından göl kenarlarına kadar birçok farklı güzelliği deneyimleme fırsatı buluyoruz.

Otelde aldığımız kahvaltı sonrası sabahın ilk ışıklarıyla Mulhouse'tan ayrılarak, masalsı köy Eguisheim'a doğru yola çıkıyoruz.

Sabahın erken saatlerinde Eguisheim'a varıyoruz. Bu Orta Çağ köyünün daracık sokaklarında yürüyüp, renkli evlerin ve çiçeklerin arasında kayboluyoruz. Kısa süren ziyaretimiz, bu şarap köyünün büyüleyici atmosferini solumamızı sağlıyor.

Colmar'a geçiş yapıyoruz, burada, Petite Venise'nin su yollarını keşfetme ve tarihi ahşap evlerin güzelliğine hayran kalma fırsatı buluyoruz. Colmar, zengin tarihini ve sanatsal mirasını kısa sürede olsa deneyimlememize olanak tanıyor.

Riquewihr'a varışımızla, zamanın durduğu bir dünya buluyoruz. Bu şarapçılık köyü, dar sokakları ve korunmuş Orta Çağ yapılarıyla ziyaretçileri büyülüyor. Kısa ziyaretimiz boyunca, Riquewihr'ın eşsiz karakterini ve şarap geleneğini deneyimliyoruz.

Riquewihr'den ayrılarak Strazburg'a ulaşıyoruz. Burada şehir turuna çıkıyor ve akşamüstü Strazburg'un tarihi ve kültürel zenginliklerini keşfediyoruz. Turumuzun ardından Offenburg'daki otelimize yerleşerek, Alsace ve İsviçre'nin bu güzel köşelerinde geçirdiğimiz dolu dolu bir günün yorgunluğunu atıyoruz.

Sabah Offenburg'da aldığımız kahvaltının ardından, termal sularıyla ünlü zarif şehir Baden-Baden'a doğru yola çıkıyoruz.

Sabah saatlerinde, termal sularıyla ünlü Baden-Baden'a varıyoruz. Şehrin zarif parklarını ve tarihi termal banyolarını keşfediyoruz. Bu huzurlu şehir, zarif mimarisiyle bize eşsiz bir deneyim sunuyor

Öğleden sonra Heidelberg'e geçiyoruz. Bu tarihi üniversite şehrinde, ünlü Heidelberg Kalesi'ni ziyaret edip, eski köprünün muhteşem manzaralarına hayran kalıyoruz. Heidelberg'in romantik atmosferi, kısa süre de olsa bizi büyülüyor.

Akşam saatlerinde Heilbronn’daki otelimize yerleşiyor ve dinleniyoruz.

Heilbronn'da aldığımız sabah kahvaltısının ardından, Orta Çağ Alman kasabası Rothenburg ob der Tauber'a doğru yola çıkıyoruz.

Sabah erken saatlerde, zamanın durduğu yer olarak bilinen Rothenburg ob der Tauber'a varıyoruz. Orta Çağ Alman kasabasının daracık sokakları ve iyi korunmuş surları arasında yürüyüş yaparken, adeta bir masal dünyasına adım atıyoruz. Bu tarihi kasaba, her köşesiyle bizi geçmişe, huzurlu ve basit zamanlara götürüyor.

Öğleden sonra, masal diyarına yolculuğumuz Disney'in ilham kaynağı Neuschwanstein Şatosu'na varışımızla devam ediyor. Kral Ludwig II'nin hayal ürünü olan bu etkileyici yapı, Alplerin muhteşem manzarası eşliğinde bize adeta bir peri masalı sunuyor. Şatonun hikayesini ve muazzam mimarisini keşfettikten sonra, yolumuza devam ediyoruz.

Akşam saatlerinde Sankt Johan'a varıyoruz. Bu küçük ve huzurlu kasaba, Alpler'in kalbinde sakin bir gece geçirmemiz için mükemmel bir durak. Sankt Johan'ın doğal güzellikleri arasında dinlenerek, günün tüm keşiflerini sindirme fırsatı buluyoruz.

Sankt Johann'da aldığımız sabah kahvaltısı sonrası, Alpler'in bu huzurlu köşesine veda ederek, unutamayacağınız manzaralar eşliğinde, sanatın ve müziğin şehri Salzburg'a doğru yola çıkıyoruz.

Sabah saatlerinde Mozart'ın doğum yeri Salzburg'a varışımızla, şehrin sanatsal ve tarihi dokusunu keşfetmeye başlıyoruz. Mirabell Sarayı'nın büyüleyici bahçeleri ve görkemli Salzburg Katedrali, Salzburg'un zengin kültürel mirasını bize sunuyor. Bu kısa süre zarfında, şehrin sanat dolu sokaklarında dolaşarak, Salzburg'un tarihi zenginliğine hayran kalıyoruz.

Salzburg'dan ayrılarak, Wolfgangsee Gölü'nün kıyısında yer alan St Gilgen'e doğru devam ediyoruz. Bu şirin kasaba, muhteşem doğa manzaraları ve huzur verici atmosferiyle bizi karşılıyor. St Gilgen'de geçireceğimiz kısa süre, bu benzersiz doğal güzelliği keşfetme fırsatı sunuyor.

St Gilgen'den ayrıldıktan sonra, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Hallstatt'a ulaşıyoruz. Tarihi tuz madeni kasabası Hallstatt, göl kenarındaki idilik evleri ve etkileyici dağ manzaraları ile bizi karşılıyor. Hallstatt'ta geçireceğimiz zaman, kasabanın zengin tarihini ve doğal güzelliklerini keşfetmemize olanak tanıyor.

Günün sonunda, Avusturya'nın başkenti Viyana'ya varıyoruz. Akşam geç saatlerde otele yerleşerek Viyana'nın eşsiz atmosferini soluyacağımız serbest zamanımız başlıyor. Bu büyüleyici şehir, tarihi binaları, sanatsal eserleri ve canlı kültürel yaşamı yarın bizi bekliyor.

Sabahın erken saatlerinde, Avrupa'nın kültür başkentlerinden biri olan Viyana'yı keşfetmek üzere kahvaltımızı takiben otelden ayrılıyoruz. Kısa süre içinde Hofburg Sarayı'nı ve etkileyici Aziz Stephan Katedrali'ni ziyaret ederek, tarihi Viyana merkezinin büyüsüne kapılıyoruz. Viyana'nın zarif mimarisi ve sanatsal zenginliği, günün ilk saatlerinde bizi adeta büyülüyor.

Öğleden sonra, Tuna Nehri'nin iki yakasını süsleyen Budapeşte'ye geçiş yapıyoruz. Parlamento Binası, simgeleşmiş Zincir Köprüsü ve görkemli Buda Kalesi gibi şehrin ikonik yerlerini ziyaret ediyoruz. Budapeşte'nin derin tarihi dokusu ve büyüleyici panoramik manzaraları, bizi kısa sürede etkisi altına alıyor.

Budapeşte'deki keşiflerimizin ardından akşamüstü yola çıkarak, Sırbistan'ın tarih kokan başkenti Belgrad'a doğru ilerliyoruz. Gece geç saatlerde Belgrad'a varıyor ve şehrin tarihini, kültürünü ve canlılığını keşfedeceğimiz yeni bir maceraya hazırlanmak üzere otele yerleşiyoruz. Belgrad, zengin tarihi mirası ve dinamik şehir yaşamıyla, bizi heyecan verici bir keşfe davet ediyor.

Sabah kahvaltımızın ardından Belgrad'ın tarihini ve kültürünü daha yakından tanımak üzere şehir turuna çıkıyoruz. Kalemegdan Parkı ve kale kalıntıları, Tuna ve Sava nehirlerinin kesiştiği noktada bize muhteşem manzaralar sunuyor. Ardından şehrin canlı caddelerinden biri olan Knez Mihailova'da yürüyüş yaparak, Belgrad'ın dinamik atmosferini hissediyoruz. Bu tur, Belgrad'ın zengin tarihini ve kültürel dokusunu keşfetmemiz için mükemmel bir fırsat sunuyor.

Uzun ve dolu dolu geçen bir yolculuğun ardından gece geç saatlerde İstanbul'a varıyoruz. Burada, turumuzu noktalamak üzere İstanbul'dan inecek yolcularımızı uğurluyor, onlara bu unutulmaz yolculukta bize eşlik ettikleri için teşekkür ediyoruz

İstanbul'dan sonra, gece yolculuğumuz devam ederken, sabahın ilk ışıklarıyla İzmir'e varıyoruz. Bu büyüleyici ve unutulmaz turumuzu İzmir'de sonlandırıyoruz. Yolculuğumuz boyunca keşfettiğimiz her şehrin bize kattığı değerli anılar, deneyimler ve kurduğumuz yeni dostluklar, bu turu ömür boyu hatırlanacak bir macera haline getiriyor.